Partisinin Belediye Başkan Adayı Fatih Duruay'ın hazırladığı 54 dev projeye destek vermek için Ankara'nın Gölbaşı ilçesine ziyarette bulunan ve hükümet olarak projelere destek vereceği sözünü veren Yalçın Akdoğan'la Manşettv editörü Yusuf Çetin görüştü.
Paralel yapının yaptığı operasyonlarla ilgili olarak mansettv.com'a özel açıklama yapan Başbakan Erdoğan'ın siyasi danışmanı Yalçın Akdoğan, "Biz Ak Parti döneminde bütün toplum kesimleri, bütün cemaatler rahat nefes almıştı, önemli kazanımlar elde etmiştir. Bizim için manevi çalışma yapan herkesin başımızın üstünde yeri var. Ama devletin içinde paralel bir yapı oluşmasına, devletin gücünü kullanarak devlete operasyon yapılmasına da biz izin vermeyiz ve milletin iradesine sonuna kadar sahip çıkarız, Türkiye'nin milli menfaatlerini kimseye çiğnetmeyiz." dedi.
Yalçın Akdoğan, Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'ndan yapılan "cemaatin parti kurmayacağı" yönündeki açıklamayı kayda değer bulmadı.
İşte Yalçın Akdoğan'ın açıklamaları:
-Bizim siyasi amacımız birilerine koltuk kazandırmak değil. Biz insana hizmeti merkezine koymuş bir hareketiz. 30 yılda hiçbir iktidarın başına gelmeyen işler 10 yılda bizim başımıza geldi. Büyük zorlukları geri de bıraktık. Çetelerle, karanlık odaklarla, kapatma davaları ile uğraştık.
-28 Şubat sürecinde herşeyin elimizden nasıl gittiğini gördük. Bi anda bütün cemaatler ve toplum kesimleri herşeyini nasıl kaybediyor, hak ve özgürlükler daraltılıyor, büyük baskılar yaşatılıyor. Bunu o dönemde yaşadık ve gördük. Ak Parti döneminde kayıp yıllar olmadığı için insanlarımızı o dönemleri hatırlamıyorlar.
-Başörtüsü sorunu, imam hatiplerin katsayı farkı ve terör sorununu iki ayrı konuyu ana paket halinde ele aldık ve 'çözebilirsek bu bizim için çok büyük bir siyasi başarı olur ve o zaman iyiki siyaset yapmışız derim' diyordum. Çok şükür Ak Parti bu zor olarak görünen konuları da geride bırakmasını bildi.
-Ak Parti 10 yıl önce kimsenin tahayyül edemeyeceği birçok şeyi yaptı ve topluma temiz hava sağladı. Birçok badire atlattık ve sayetçi odaklarla darbeci çevrelerle gerçekten büyük mücadelemiz oldu. Onları bir şekilde tasviye ettik ancak aynı hastalık başka vücutlarda tekrar hortladı.
-Birileri 'terör meselesinin çözümünü ben bilirim', 'Suriye politikasına ben karar veririm', 'ülkenin geleceğini ben belirlerim', 'devlet içinde benim gücüm var ben istediğimi yaptırırım' hastalığına kapıldılar. Nükseden bu hastalık 17 Aralık sürecinde hükümete bir saldırı olarak ortaya çıktı. Biz milletin emanetini yere düşüremeyiz. Demokrasiye de milletin emanetine de ülkenin geleceğine de sahip çıkmalıyız.
-Siz Suriye'deki Türkmenlere giden yardımı taşıyan devletin TIR'ı durdurup devletin politikasına rağmen devletin memurunu yerde sürüklerseniz, devletin gücünü kullanarak devlete operasyon çekerseniz, kendi devletinize kendi milli kurumlarınıza savaş açarsanız burada bir terslik var demektir. İşte bu terslikte bahsetmiş olduğumuz hastalık güç zehirlenmesi.
-Sapla samanı karıştırmadan doğru duruşu sergilemek durumundayız. Türkiye'nin son dönemde attığı adımlardan ve gösterdiği gelişmelerden birçok uluslararası odakların rahatsız olduğunu biliyoruz. Bütün dünya geriye giderken Türkiye 3. havalimanı, 3. köprü, hızlı tren ve Marmaray gibi projelerle ileriye gidiyor.
-Türkiye'nin ilerlemesinin, dış politikasındaki doğru hamlelerin, kendi içindeki sorunları kendi iradesi ile çözüyor olmasını tehdit olarak görünler kendilerince çıkışı Recep Tayyip Erdoğan'dan kurtulmak olarak görüyorlar. Gezi olayları bunun ilk denemesiydi, burada başarılı olamadılar. Milletin 30 Mart seçimlerinde Ak Parti'nin arkasında durduğunu göstermesi ile bu hastalıklı düşünce yok olup gidecektir.
HABERİ GÖRMEK İÇİN TIKLAYIN