Yani küçükken, çok çok eskiden…
Hani ayağımın toprağa değdiği…
Toprak kokusunu içime çektiğim…
Güneşe yüzler çizdiğim
Ay’a ‘Ay Dede’ dediğim… o anlar…
Yani küçükken, çok çok çocukken…
Gerçek olacağına inandığım
Hayallerim vardı mesela…
Uçan balonlarım, uçurtmalarım…
Hani bulutların arasında Şirin Baba vardı…
Beni bekleyen…
Yaralarım vardı annem öpünce geçen…
‘Nasılsa çocuktur unutur’
cümlelerine sığdırılmış
Gözyaşlarım vardı…
Unuttuğum… Yok saydığım…
Yani küçükken, çok çok masumken…
Çok kalabalıktım bir zamanlar..
Çok insan vardı..
Ve insanlık…
Mutluluklarım bile kalabalıktı…
Yani küçükken, çok çok mutluyken...
Çok oldu toprağa ayağım değmeyeli,
Güneşe yüzler çizmeyeli
Ay’a ‘Ay Dede’ demeyeli..
Şimdi ne bulutların arasından gülümseyen
‘Şirin Baba’ var
Ne uçan balonlarım, ne de uçurtmalarım…
öpülünce geçmeyen çok yaram var
Ve dinmeyen gözyaşlarım…
Arayı fazla açtık çocukluğumla…
Hem de haddinden fazla…
Oysa…
Ne çok insan vardı..
Ve insanlık…
Yani küçükken, çok çok çocukken…
Çok kalabalıktım bir zamanlar…
Oyuncak bebeklerim
Ellerime küçük geldiği günden beri…
‘Sen büyüdün’ deyip
Yalnız bıraktılar… beni
Yani küçükken, hepimiz çok çok çocukken…
İnsanlık rayından çıkmamış,
Siyaset, menfaat hayatımızda yok iken…
Eğreti değildi böyle gülümsemeler…
Birbirimizin arkasından kuyu kazmaktan ziyade…
En fazla yanlışlıkla vurduğumuz kuşa
Mezar kazardık…
Yani küçükken, hepimiz çok çok masumken…
Masumduk işte… mutluyduk…güzeldik…
Çıkarsız… tertemizdik…
Birkaç tane yüzümüz yoktu öyle..
Sokağa maskesiz çıkardık…
Evet…
Bir zamanlar… Çok ama çok kalabalıktık
Sorsan herkes özlemini duyar geçmişin…
Lakin çocuk olmaya vakti yok hiç kimsenin…
muhteşem 11 Yıl Önce
çiğdem hanım yüreğinize sağlık ne kadar güzel bir yazı olmuş okurken gözlerim doldu. yazdıklarınız da çok haklısınız. çocukluktaki mahsumiyetimiz malesef kalmadı. hele siyasetçilerde hiç...