Haberi nasıl aldığını, aldıktan sonra nasıl toplandıklarını ve yaşanılanları anlatan Duruay, girişimin ardından ortaya çıkan beraberlik görüntülerini "Bir 'şer'den hayırın nasıl çıktığını gördük" diyerek yorumladı.
Artık yapılması gerekenin, darbe girişimi sonrasında oluşan birlik ve beraberliğin korunması olduğunu vurgulayan Fatih Duruay, "Türk milleti, kadınıyla erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla, vatan ve bayrak söz konusu olduğunda her şeyi bir kenara bırakıp, meydanlara koştu, demokrasiye sahip çıktı.
İnsanların bir kısmı, 'Abdestimizi aldık, şehadet şerbetini içmeye geldik' diyerek sokağa çıktı, bir kısmı ise vatan söz konusu olduğunda içki masasından kalkıp geldi. Bu görüntü, milletin içinde ne olursa olsun, vatan ve millet sevgisinin, bayrak sevgisinin ve imanın olduğunu gösteriyor" diye konuştu.
'BÜTÇEMİZ AÇIK VERECEKSE VERSİN'
Gölbaşı Belediyesi olarak, şehit ailelerine ve demokrasi gazilerine ellerinden gelen her desteği verdiklerini ve vermeye devam edeceklerini belirten Duruay, "Devletimizin bize vermiş olduğu bütçeyi biz vatandaşımıza kullanıyorduk. Böyle bir günde, onlar için kullanmayacağız da ne için kullanacağız? Yok şu kanuniymiş, bu kanunsuzmuş, bnu olur istiyormuş, tereddütsüz kullanacağız. Bütçemiz açık verecekse versin, zimmet çıkacaksa çıksın, uyarı alacaksak alalım. Hiç umrumuzda değil" dedi.
Belediyede FETÖ'cü personelle ilgili çalışmaların sürdüğünü sözlerine ekleyen Başkan Duruay, "Ben bu yaşanılanlardan sonra bunları korumak istemiyorum. Bunları korumak kesinlikle haram" dedi.
'GÖLBAŞI İÇİN ÖNEMLİ BİR GÜNDÜ'
Başkan Fatih Duruay 15 Temmuz gecesi yaşananları ise şöyle anlattı: "15 Temmuz Gölbaşı'mız için çok önemli bir gündü. Mogan Gölü'nün temizlenmesiyle ilgili önemli bir adım atıldı, o sabah protokol imzalandı. Birkaç gün önce, iki mahallemizde vatandaşlarımızın ekinleri yanmıştı. Vatandaşlarımıza geçmiş olsun ziyaretinde bulunduk. Akşam da düğünlerimiz vardı, onlara katıldık. Sonra, göl kenarında bir yere geldik. Burada, Azerbaycan'dan misafirlerimiz ve AK Parti Tokat Milletvekili Celil Göçer vardı. Sohbet ederken, Boğaz Köprüsü'nü askeri araçların kapattığı haberi geldi. Terör saldırısı olacak diye ihbar geldi de, onun için tedbir alınıyor diye düşündük. Bir terslik var diye konuşurken, telefon geldi, Genelkurmay'da çatışma olduğuna dair. Vekilimiz birkaç yeri aradı. Bu arada uçaklar geçiyordu. Başbakanımızın televizyonda bir açıklama yapacağı söylendi ve televizyonun başına geçtik. Bir darbe girişimi olduğunu söylemesiyle de bulunduğumuz yerden, AK Parti İlçe Başkanlığı'na geçtik. "
'BOMBALARA CANLI KALKAN OLALIM'
"Buradan herkese mesaj attık. Bir anda ilçenin önü kalabalıklaşmaya başladı. Net haberler gelmeye başladıkça, Gölbaşı'nın değişik yerlerinde birçok vatandaşımız sokağa çıkmaya başladı. Özel Harekat Dairesi'ne bomba atıldı. Bir süre sonra da ikinci bombanın atıldığı haberi geldi. Toplanan vatandaşlarla ne yapacağımızı konuşurken, 'Oraya bomba atılıyorsa, gidelim bombalara canlı kalkan olalım' dedik. Cumhurbaşkanımızın da, sokağa çıkın demesiyle beraber, Özel Harekat Daire Başkanlığımıza 'Gölbaşı uyuma, demokrasiye sahip çık' sloganlarıyla yürümeye başladık. Araçlarıyla gelenler kornalarıyla destek oldu."
'GÖLBAŞI'NIN ÇOK EMEĞİ VAR'
"Bazı vatandaşlar külliyeye gitti. Bazıları TRT'ye, bazıları destek lazım olur diye karakola, bazıları da hastaneye gitti, oraya gelen şehitler ve yaralılar için lazım olurum diye. Bir anda Gölbaşı'nın içerisinde dağıldık. Bu arada, belediyenin araç gereçlerini dışarıya çıkardık. TÜRKSAT'a saldırı olduğu söylendi, otobüslerle oraya hareket ettik. Yavaş yavaş, selalar verilmeye başlandı. TRT'nin yayını kesildikten sonra TÜRKSAT'a saldırı oldu. TÜRKSAT'taki güvenlik ve teknikçi arkadaşlar çok direndiler. Teröristler, 2 arkadaşımızı şehit ettiler ve helikopterle buraya indirme yaptılar. TÜRKSAT'ta, TRT'de bulunanlardan sürekli haberler geliyordu bize. TRT'ye ilk gidenler Gölbaşı'ndandı. TRT'nin teröristlerden alınmasında Gölbaşı halkının çok büyük emeği var."
'YAŞADIKLARIMIZ ÇOK FARKLIYDI'
"Devamlı kritik noktalardaki vatandaşlarla irtibat halindeydik. Arayıp, 'Burayı aldık. Gideceğimiz başka yer var mı' diye soruyorlardı. Gerçekten o gün yaşadıklarımız çok farklıydı. Çok kötü zamanlar yaşadık ama güzel şeyler de oldu. Türk milletinin, doğusunda batısında, kuzeyinde güneyinde bir anda sokağa çıkması, vatana ve millete sahip çıkması, bizim birliğimizi ve beraberliğimizi koruması, güzel şeylerdendi. Bir 'şer'den hayrın nasıl çıktığını gördük."
'CAN PAZARI VARDI'
"Burada, o gece gerçekten ciddi bir can pazarı vardı. Şehitlerimiz geliyordu ama hastanemizde de belediye morgumuzda da yer kalmadı. Burada bir firma var, oranın soğuk hava deposunu açtırdık. Oradaki güvenlik arkadaş hemen açtı. 11 şehidimizi oraya koyduk. Şehitlerimizi taşımak bizim belediye personelimize nasip oldu. Acı ama bir o kadar da insanlarımızın duyarlılığı, şehitlerimize sahip çıkması, şehitlerimizin aileleriyle beraber ağlaması, o duyguyu hissetmesi ayrı bir olay. Türkiye genelindeki 250 şehidin, 50 tanesini Özel Harekat'ta verdik. Allah onların ailelerine sabır versin, şehitlerimize rahmet eylesin."
'İNSANLARI KALKAN OLARAK KULLANDILAR'
"Helikopterler 2 kez gelip, TÜRKSAT'ı bombaladı. Vatandaşlar yaralıları buraya getirmek istedi ama o hainler izin vermedi. Hainler çıktıktan sonra orada bulnana özel kalem müdürümüz yaralıları buraya getirdi. Teröristler oradan kaçabilmek için, insanları kalkan olarak kullandılar. Son saldırıdan sonra, dışarıya çıkan vatandaşlarımız, dışarıdan gelecek iletişim uzmanlarını yakaladılar. TÜRKSAT'ta büyük bir antemiz var. İşlevi olmayan bir anten, nostalji ve simge olsun diye orada duruyor. Ne hikmetse bütün bombalar da oraya gelmiş. Başbakanımız, bakanken, demişler sökelim diye. Başbakanımız maliyetini sormuş, sökmeyelim dursun demiş. Dediğim gibi, her şer'de bir hayır var."
'UÇAĞA TERLİKLE SALDIRAN MİLLETİZ'
TÜRKSAT'Ta yaşanılanlardan sonra arkadaşlarımız bölgeden ayrıldı ama helikopterler biraz daha o bölgede dolandı. Köylülülerimiz arayıp, 'Uyduyu vuran helikopter buraya indi. Biz gidiyoruz' dediler. Durduramadık. Onlar gittiklerinde, helikopter tekrar havalanmış. Gün ağarmaya başlayınca, iki helikopter Haymana'ya doğru gitti ve kayboldu. Daha sonra, köyün yakınlarında taranmış bir şekilde, 3 tane araç bulundu. TÜRKSAT'ın kendi arabaları bunlar, teröristler bunlarla kaçtı. Olayları birbiriyle bağladığımız zaman, gezen helikopterlerin o teröristleri alıp gittiğini düşündük. Orada 1 tane ölüleri var onların. Direksiyonda ve başından kurşun yemiş. Ya vazgeçti ya da yaralıydı, konuşmasın diye infaz ettiler. Araçların olduğu bölgede kan olduğu söylendi, köylülerimiz o kan izlerini takip etti ama bir şey bulamadı. Hani diyoruz ya, uçağa terlikle saldıran bir milletiz. Gerçekten öyle, köylüler bunu bile bile elinde ufak bir silahla helikopter kovaladılar."
Kaynak: Habertürk