Çok değil bundan 3. yıl önce…
Sevgili dostum Canan Türkay ile rastlıyoruz. Çaresiz bir anneye…
Doğumuna 1 ay kalmış. Eşi tarafından hor görülen ne yapacağını bilememenin çaresizliği ile kapımızı çalan bir anne.
‘Yardım edin’ diyor…
Acaba ne yapabiliriz diye düşünürken, arıyoruz birkaç Gölbaşılı ismi…
İsimleri lazım değil. Gölbaşılı işte…
‘Hallederiz diyorlar’ ama ses yok…
Aslında tek bir kişiyi arasak sorunu kökten çözecek biliyoruz…
Ama bu defa aramayalım diyoruz. Çünkü öncesi var, sayısız yardımlarının.
Üstelik kütüğüne bakarsanız Gölbaşılı da değil..
Bu defa Gölbaşılıyım diyenler çözsün diyoruz nafile…
Yüzümüz kızara kızara arıyoruz tekrar.
İkiletmiyor ‘Sabah saat 9.00’da büroya gelin’ diyor hemen…
Sabah o çaresiz anneyi de alıyor kapısını çalıyoruz. Adı Arife…
Dinliyor biraz… Sonra çözüm önerilerini sıralıyor teker teker.
Böyle de yapabilir böyle de… böyle de…
Doğum için hastane ayarlıyor ve sonrası için kalacak bir yer.
Beraber Toplum Merkezi’ne gidiyoruz.
Arife’ye kadın sığınma evinden yer ayarlanıyor.
Bir çocuğu daha var yanında. Ortada kalmaması için her şey düşünülüyor.
Daha öncesinde bir gece vakti eşim sokağa attı beni diyerek gelen Arife’yi nerede barındıracağız diyerek gece geç saatlere kadar emniyetle birlikte fikir alışverişinde bulunduğumuz o günü hiç unutmuyorum. Saat çoktan gece yarısını geçmişti. O da yanımızda Yer ayarlıyor yine…
Emniyete de haber veriyoruz.
Kaç gün uğraştık hatırlamıyorum.
Sonrasında Arif’e eşimle barıştım deyip dönüyor yuvasına.
Gerisi önemli değil…
Haber yapalım diyorum. ‘Ben sevmiyorum böyle şeyleri’ diyor.
Daha öncesini anlatmıyorum zaten.
İnanın hatırlamıyorum yardım ettiklerinin sayısını.
Bir kere bile kapıdan çevirmedi ve asla haber olmak da istemedi…
Devlet dairesine haksızlığa uğrayıp işten atılanlar mı dersiniz,
(Gölbaşılıyım, yerliyim diyenlerin ortada bıraktıklarını o sahiplendi, elinden geleni yaptı)
çocuğunu okutamayanlar, çocuğuna bakamayanlar mı dersiniz.
Kime uzatmadı ki o yardım elini. Hiç birini bilemezsiniz.
Çünkü haber olmadı. Ben birebir şahit oldum.
Gel kaşımı oynattım haber yap,
gel gözümün üstüne kaş var haber olur mu diyenler gibi değildi o…
Mustafa Başer de tıpkı Doğan Çağatay gibi partisi için çabalayan, çalışan ve hizmet veren bir isim. Öyle ki bu iki isimde başarılarının meyvesini tekrar il yönetiminde yer alarak aldılar…
Gölbaşılılar bilmez…
Evet onu size göre Cemil Çiçek’ten başkası tanımaz…
Ama size göre.
Ben bir adam tanıdım Adı Mustafa Başer.
Ben Gölbaşılıyım diyenlerden daha çok Gölbaşılı…
Tıpkı Babası Avukat Hayrullah Başer gibi…
Ben yine birçok adam tanıdım.
Gölbaşılıyım diyerek gezen, ancak kendi menfaatinden
ve yandaşlarından başka hiçbir şeyi düşünmeyenleri…
İsimlerini telaffuz etmeye gerek yok…
Onları tanıyan tanır, bilen bilir…