PKK'nın Dersim halkı üzerinde baskıyı son dönemde iyice artırdığını belirten CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün: "PKK'nın nihai hedefi devlet kurmak. Uluslararası güçler de örgütü destekliyor. Umudum yine de konuşmakta ve barışta. Yoksa Kürtler Türklerden kanlı bir şekilde ayrılacak"
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün, PKK tarafından kaçırılınca gündeme oturmuştu. Serbest kaldığında kendisini kaçıran PKK'lılar için ettiği 'iyi çocuklar' lafı haftalardır eleştiriliyor. Tunceli'nin Ovacık İlçesi Başsavcısı Murat Uzun'u geçen hafta öldüren PKK'lı ekibin içinde kendisini kaçıran kişilerden birinin de rol aldığı istihbaratı nedeniyle yine polemiklerin başkahramanı oldu.
Akşam gazetesinden Şenay Yıldız, son dönemin adından sıkça söz edilen CHP vekili Hüseyin Aygün'le görüştü.
"DERSİM PKK'YA BOYUN EĞMİYOR"İşte görüşmeden notlar;
Twitter'da 'PKK iş araçlarını yakıyor. Dersim'de ticari hayatı yok edecek eylemlerde bulunuyor' demişsiniz. PKK Dersim'de tam olarak ne yapıyor?
2005 yılında da benzer eylemler oldu ve örgüt tarafından halkı Dersim'de yaşamaktan bıktıran yoğun bir baskı dalgası uygulandı. Yine baskı yapıyor, insanları sürgüne gönderiyor, işyerlerine zarar veriyor... Bunun nedeni CHP'nin iki milletvekilliğini birden alması, BDP'li belediyenin iki dönemdir yönetimde olduğu halde başarısız görülmesi ve halkın BDP çizgisinden kopuşunun sandık sonuçlarına yansımasıdır. Ne yaparlarsa yapsınlar, Dersim halkı PKK'ya b oyun eğmiyor.
Niye bu maya tutmuyor orada?
Çünkü Dersim'de Kürt milliyetçiliği politikası tutmaz. Dersim Alevi kimliği önde olan, 500 yıldır inanç nedeniyle sürgün edilen, katledilen bir nüfus barındırıyor. Ona Türklük, Kürtlük, Kemalizm, Apoculuk... dayatan siyasetler tutmuyor. Fakat PKK Kürdistan dediği bölgede türdeş bir toplum yaratmak istiyor.
Ne kastediyorsunuz? Nasıl yapıyor bunu?
30 yıldır yürüttüğü silahlı mücadeleye rağmen bir türlü tutunamadığı Dersim halkından tırnak içinde hesap soruyor. Ona 'Ya egemenliğimi kabul edeceksin ya da Dersim'i terk edeceksin" mesajını veriyor. Halk çok gergin ve endişeli. Zaten 1992 yılındaki yoğun devlet baskısının yanı sıra PKK'nın sivillere yönelik cezalandırma, sürgün etme, iş araçlarını yakma, vergi alma gibi politikaları nedeniyle; yani iki ateş arasında kaldığı için halk Dersim'i terk etmiştir. Bugün de PKK orada ticaret yapan bütün kişilerden en az 15 bin vergi alıyor. Üç dört gün önce, orada büyük bir oteli işleten bir ticaret adamına paket içerisinde kefen gönderildi. Düşünebiliyor musunuz, 'Eğer istediğimiz vergiyi göndermezsen, seni bu kefenin içine koyarız' diye! Oranın en zengin işadamına böyle bir şey gönderiyorlarsa, öğretmen, minibüsçü, küçük esnaf... PKK'nın uyguladığı şiddete nasıl direnecek? Şimdi 'Milletvekili bile kaçırıyor, biz ne olacağız?' diye soruyor herkes.
Son iki aydır hemen her gün saldıran PKK ne yapmaya çalışıyor?
Ben PKK'nın nihai hedefinin devlet olduğunu düşünüyorum. Ve uluslararası pek çok gücün örgütü desteklediğini de bilenlerdenim. Ama yine de müzakere yoluyla Türkiye'nin bütünlüğü korunarak Kürt sorunu çözülebilir diye düşünüyorum.
PKK nihayetinde bir devlete oynuyorsa Ankara'nın yapabileceği bir şey var mı ki müzakerelerle? Sonuçta bölünme müzakeresi diye bir şey olmaz...
Öcalan ile görüşüyorlar zaten. Ricciardone ben kaçırıldığımda 'Müzakereler zarar görür' demedi mi? Görüştüklerini biz de böylece öğrendik. Öcalan hala Kürt sorununda önemli bir figür. Örgüt dinliyor onu. Öteden beri bir arada yaşamayı vurguluyor ve Mustafa Kemal'in Eskişehir konuşmasında söylediği şeyleri esas aldıklarını ifade ediyor. PKK çok güvenilecek bir örgüt değil, ama yine de silah bıraktırılması için Öcalan'la görüşülmesi gerekiyor. AKP'nin, MİT'in ya da Parlamento'nun barışçıl çözüm için onunla görüşmesinde ben de yarar görüyorum.
Bugün yaşadığımız PKK saldırılarını Oslo ile ilişkilendiriyor musunuz?
İlişkilendirmiyorum, ama Oslo'nun örgütü biraz şımarttığını düşünüyorum. 'Muhatap alınıyoruz, görüşülüyoruz. Artık biz Türkiye'de siyasi muhatabız' diye bir şımarma hali var, o çok açık. Bu durum eylemleri de artırdı. Örgüt içinde 'Biz eylem yaptıkça muhatap oluruz' diye düşünen insanlar olduğunu da biliyorum. Bu nedenle, yeni bir Oslo'nun başlaması artık daha zor. O yüzden mutlaka Parlamento'da uzlaşıyla başlamalı. Ama Ricciardone ve Arınç'ın açıklamalarından Öcalan ile görüşüldüğünü anlıyoruz. Hala kamuoyundan gizlenen, Parlamento'yu hiçe sayan tepeden yaklaşım sürüyor. Bunun sonucu kesinlikle yeni bir fiyaskodur.
PKK neden Tunceli'nin Ovacık İlçesi Başsavcısı Murat Uzun'u hedef aldı sizce?
'Geliriz, Hükümet Konağı'nın önünde bile devletin başsavcısını vururuz' mesajı vermek istedi. Benim kaçırılma sürecimle başladı aslında bu korkutma süreci. Fakat benim kaçırılmamdan sonra oluşan tepki, örgütte büyük itibar kaybına yol açtı. Savcıya yönelik bu cani eylemle de gücün sürdüğünü göstermek istiyorlar. Ama halkın bu kadar sevdiği, Dersimli çocukları kendi çocukları gibi gören, savunmasız-silahsız bir adama böyle kalleşçe, arkadan susturucu silahla vurmak zavallılıktır.
Savcı Uzun'u öldürenlerden birinin sizi Ovacık yakınlarında kaçıran ekipten olduğu bilgisi var...
Bu, AKP istihbarat birimlerinin basına sızdırdığı bir şey olsa gerek. AKP'nin hiçbir şeyine güvenmediğim için yorum yapamıyorum.
Melih Gökçek sizi kaçıranların akrabanız olduğunu söylüyor. Akrabalarınız mıydı?
Benim dağdaki hiç kimseyle bir akrabalığım yok. Muhatap olduğum grupta sadece 17 yaşında bir çocuğun Tuncelili olduğunu söylediler. Ayrılmadan evvel onu 1-2 saatliğine gördüm. Fakat diğer altı kişinin Suriyeli, Erganili, Malatyalı, Kuzey Iraklı olduğunu söylediler. Örgüt tarafından bana verilen bilgiler de teyit edilmeye muhtaç tabii. Fakat anadilim Zazaca konuştuğumda cevap veremedikleri için Dersimli olmadıklarını anladım.