ÇİĞDEM ŞİRİN...........
Hatay’dan Gölbaşı’na uzanan bir hayat hikayesi…
Bir habere yetişmek için çıkıyorum yola. Yine alışılagelmiş haberlerin peşine düşerken rastlıyorum ona. Aslında çok karşılaştığım oldu. Sohbet ettiğim de...
Ancak hiç ismini sormadığım biriydi o…
Hanginiz karşılamadı ki Edibe anayla…
Eminim ki birçoğunuz görmüşsünüzdür. Ya Cemal Gürsel Caddesi’nde ya Seğmenler de ya da Karşıyaka’da. Bu defa Cemal Gürsel Caddesi’nde rastlıyorum ona. ‘Biraz sohbet edelim’ diyorum ve kırmıyor beni.
Adı Edibe… Edibe Durunç. 4 çocuk annesi.
Hatay’dan Gölbaşı’na ve oradan da çöp kutularına uzanan bir hayatın hikayesi.
56 yaşında. Üç yıl önce eşini böbrek yetmezliğinden kaybetmiş biri o. Geçimini çöp kutularından bulduğu malzemelerle sağlayan ve asla bundan utanmayan biri.
‘Allaha şükür avucumu açıp dilenmiyorum’ diyor yaşadıklarını anlatırken ağlamaklı sesiyle… Başkada çaresi yok ki zaten. Dört çocuğundan ikisi evli. ‘Pek bakmazlar bana diyor’ Diğer ikisi yanında. Oğlu işsiz, kızı da hurdacının yanında çalışıyor. Ev kirası geçim derdi derken çalışmaktan başka çare kalmıyor Edibe Ana’ya…
16 yıl önce eşinin rahatsızlığı nedeniyle tedavi görebilmesi için Ankara’ya geliyorlar. Böbreği eşine uymadığı için çareyi Başkent’te arıyorlar. Böbreği de… ‘O zamanlar eşimde çalışıyordu’ derken sesi titriyor biraz. ‘Sonra ağırlaşınca ben çalışmaya devam ettim’ diyor.
Sabahın erken saatlerinde başlayan mesaisi akşamın geç saatlerine kadar devam ediyor. Bugün insanları sömürmek adına el açarak dilenlere inat, o ekmeğini çöpten çıkarıyor. Utanmıyor… ‘Neden utanayım ki alnımın teriyle kazanıyorum paramı’ diyor. Utanması gereken o değildi aslında. Her gün karşılaştığımız bir anneye yardım elini uzatamamaktan utanmalıydık hepimiz. Ama utanmadık…
Okuma yazma da bilmiyor Edibe Ana… Milli eğitimden gelip okuma yazmayı öğretmek için kurslara katılmasını istemişler ama!...
Aması vardı işte…
‘Gelemem’ demiş. ‘Gelirsem nasıl eve ekmek götürürüm’
Çocukları için hayatını feda eden bir anne…
Eşinin ölümüyle omzundaki yükün daha da ağırlaştığını iliklerine kadar hisseden bir anne.
35 yaşındaki oğlunun işe girmesinden başka da bir isteği yok aslında. Birçok yetkilinin kapısını da çalmış. Nedeni bilinmez ama her kapı yüzüne kapanmış. Onu yoran bu olsa gerek. Yüzüne çarpılan kapılar. Gözleri dolarak anlatırken yaşadıklarını ‘Beni herkes gelip geçerken görüyor ama kimse bir şey yapmıyor’ diyor.
Eski bir arabaları var topladıklarını malzemeleri oğlu ile birlikte sanayiye götürdüklerini söylüyor. Eşinin rahatsızlığı döneminde çöpten topladığı paralarla eşinin sigortasını da ödemiş Edibe Ana… Şimdi eşinden kalan emekli maaşı biraz da olsun yükünü hafifletiyor. ‘O da olmasa’ derken gözbebeklerinin neler anlattığını tahmin etmek çok da zor olmuyor.
Yetkilere söylemek istediğin bir şey var mı diyorum Edibe Ana’ya..
‘Ne söyleyeyim kızım’ diyor.
Haklı…
Ne söylesin ki Edibe Ana size… Görünen köy kılavuz mu ister…
Hatay’dan Gölbaşı’na uzanan bir insanlık dramının hikayesi ve gerçeğin kendisiydi Edibe Ana…
Onun, o ne demiş bu ne demiş, kim ne yazmış kim ne yapmış gibi bir derdi yok. Onun tek derdi geçim…
Kısa bir sohbetin ardından Edibe Ana’nın yanından ayrılıyorum. O devam ediyor çalışmaya. Artık çöpten ne bulursa…
Allah'ım hiç kimseyi muhtaç duruma düşürmesin…
Gölbaşı Net Haber Gazetesi
Güncelleme Tarihi: 20 Haziran 2012, 15:07