Başbakan'ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, Star gazetesindeki köşesinde PKK'daki yönetim değişikliğini değerlendirdi. Akdoğan'ın yazısı, örgütteki değişimin hükümet için sürpriz olmadığını gösteriyor.
Örgütteki yeni görevlendirmelerin çözüm sürecini etkileyeceğini düşünmediğini belirten Akdoğan, İmralı ile Kandil arasındaki mektup trafiğini hatırlattı, hükümetin süreci yakından takip ettiğini ve gelinen noktada endişeye edilecek bir durum olmadığını söyledi.
İşte Akdoğan'ın yazısındaki ilgili bölüm:
''PKK lider kadrosunda gerçekleşen değişiklikler Öcalan’ın liderliğine etkisi, çözüm sürecine etkisi, bölgesel gelişmelere etkisi ve örgütün iç işleyişine etkisi açısından değerlendiriliyor.
ÖCALAN'IN LİSTESİ ONAYLANDI
Bu değişikliğin Öcalan’a rağmen bir değişlik olmadığı konusunda herkes hemfikir. Öcalan’ın gönderdiği liste oylanmış ve kabul görmüştür. Nevruz'da Öcalan’ın mesajının arkasında duran örgüt, kadro değişikliği konusunda da aynı duruşu sergilemiş, İmralı’dan giden talimatı uygulamaya geçirmiştir. Bunun anlamı, Öcalan’ın örgüt üzerindeki hakimiyetinin tekrar teyit edilmesidir.Kandil’dekilerin bu durumdan ne kadar hoşnut olduklarını bilmiyoruz.
Fehman’dan Sofi Nurettin’e, Duran Kalkan’dan Kaytan’a kadar farklı kademedeki isimlerin bu gelişmeleri nasıl algıladığı ve kişisel psikolojilerinin ne olduğu zaman içinde daha iyi anlaşılır. Cezaevinde bulunan ve uzun zamandır örgütten kopan Öcalan’ın örgütteki gelişmeleri isim ve kapasite bazında ne derece takip edebildiği ve buna göre yaptığı düzenlemenin örgüt yapısı tarafından nasıl okunduğu henüz meçhul... Ama görülen durum, ciddi bir rahatsızlık yok veya bir rahatsızlık izharı yok...
Örgütteki değişikliğin son haftalarda Türkiye'de yaşanan çalkantı ve karışıklıkların etkisiyle bir politika değişikliği olduğunu da sanmıyorum. Bu adımı, yaşanan son gelişmeler ışığında anlamaya çalışanlar yanılırlar, çünkü epey bir süredir giden-gelen mektuplar sonucunda böyle bir değişiklik yaşandığına göre en azından son dönemdeki olaylar ortaya çıkmadan verilen bir karar olduğu düşünülebilir.
Devam eden süreçte ‘silahlar sussun fikirler konuşsun’ çıkışıyla örgüte makas değiştirtmeye çalışan Öcalan’ın tam tersi bir hamle içine girerek süreci boşa çıkarmak isteyeceğini düşünmek fazla komploculuk olur. Gelecekte ne olur bilinmez ama bugün itibariyle baktığımızda örgüt yönetimindeki isim değişikliklerinin, süreci olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Çünkü hali hazırda örgütün aldığı ‘çatışmasızlık ve Türkiye’yi terk’ kararları zaten tüm bu ismi geçen şahısların birlikte değerlendirdiği ve hem fikir olarak destek verdikleri kararlardı.
Örgütün, Öcalan’ın çağrısının arkasında durması ve yeni döneme yönelik pozitif karşılık vermesi Karayılan’ın bireysel kararı veya yaklaşımı değildi. Karasu’dan Kalkan’a, Bayık’tan Hozat’a kadar örgütün tüm bileşenleri bu politikayı destekler bir davranış sergilemişti. Bunun samimiyeti veya sebebi tartışılsa da durum budur. Bu yüzden “örgütte yönetim değişti, tavır da değişir” şeklinde bir yorum pek bir anlam taşımaz.''
Güncelleme Tarihi: 16 Temmuz 2013, 14:12