Uzun zaman olmuş Gölbaşı’na gelmeyeli…
Kepekliden aşağıya doğru şöyle bir baktım. Gözlerim yaşardı vallahi… Ne güzel giriş kapısı yapmışlar öyle Andezitten. Bu nasıl bir güzelliktir. Yemyeşil. Gölbaşı’nı bilmesem nereye geldim diyeceğim öldüm de cennete mi düştüm acaba… Nasıl da dizayn edilmiş binalar… Hele o ahenk. Vallaha helal olsun emeği geçen Gölbaşı sevdalılarına… Kafamı sağa çevirsem ayrı bir güzellik, sola çevirsem ayrı. Konya Yolu’na şöyle bir kuş bakışı bakayım dedim. Adamlar şahaneler yaratmış. Sağında muhteşem bir kent meydanı… cıvıl cıvıl… Su Kesen dereleri restore edilmiş küçük küçük şelalelere dönüştürülmüş… İçleri pırıl pırıl… Sola bakıyorum Rengarenk bir Cemal Gürsel Caddesi. Gençler almışlar ellerine gitarı kendilerine has şarkılarını yorumluyorlar. Ne araç var ne trafik… Esnafın düzeni bile ayrı bir güzellikte. Kalemle çizmişsin gibi mübarek... Kaldırımları, yolları… Sokaklar, caddeler hem esnaf hem de araç katliamından kurtulmuş... Yayalar alışveriş yapmıyor da özgürce caddelerde dans ediyor sanki…
İşte manzara dediğin budur kardeşim. Ankara’nın gölü değil, denizi… Mavi desem mavi değil, yeşil desem yeşil. Göz kamaştıran Berraklığıyla Mogan Gölü çıkıyor karşınıza… Kaç şehir gezdiniz böyle tertemiz gölü olan. Sazlıklar gölün berraklığına eşlik ediyor. Sanki usta bir ressamın eli değmiş gibi… Bir tuvalin üzerine oturtsanız şu canım manzarayı insanlar gerçek olduğuna inanamaz. Bu kesin kalpleri olimpiyat meşalesi gibi Gölbaşı’na hizmet aşkıyla yanıp tutuşan siyasetçilerin ve yetkili kurumların işidir. Helal olsun adamlara… Mogan Gölü’nü ustalıkla korumuşlar…
Hele o Atatürk Sahil Parkı… Gel de burada nefes alma. Gölbaşı’nın altın gibi değeri olan Andezit taşı ile inşa edilmiş ve harikalar yaratılmış bir kapı karşılıyor bizi. Yaz aylarının vazgeçilmez mekanı. Ya nasıl da değişmiş buralar. Yürüyüş yolu üzerinde müthiş bir diyazn ile sıralanmış küçük esnaflara bir bakın. Her şey var burada. Mogan Gölü’nü arkasına almış evli bir çift. Resimlerini çizdiriyor. Ev hanımları hünerlerini sergilemişler. Örgüler, danteller, incik, boncuk… Upuzun kordon boyunca çeşit çeşit ürünler satışa sunulmuş. Küçük esnafın yüzü gülüyor. Eeee gezmekten yorulanlar soluğu Mogan Aile Çay Bahçesi’nde alıyor. Hizmet on numara. Kendinizi sıradan bir mekâna değil de özel bir Çay Bahçesi’ne gelmiş gibi hissettiriyor. Bir de bütün haşmetiyle duran Teknemiz var. Eeee böyle güzelliği tekneyle gezmemek olur mu hiç. Onu bile düşünmüşler.
Turistlerimizi es geçmemişler. Gölbaşı’nın göz kamaştıran güzelliklerini görmek isteyen turistlerimiz her yıl soluğu Gölbaşı’nda alıyor. Turizm büromuzu da biliyorlar. Kendilerini 3 dil bilen bir rehber karşılıyor. Gölbaşı’nın bütün güzelliklerini anlatıyor. Turizm bürosunun içerisine üç boyutlu bir görsel video hazırlamışlar. Buradan turistlere kısa kısa Gölbaşı’nın tarihi ve turistlik yerleri seyrettiriliyor. Damlataş Mağaramıza hayran kaldılar. Başka yerde olsa kesin üstüne villalar felan inşa ederlerdi… Canım mağarayı heba ederlerdi. Allah bilir içine bile zor girildi... Neyse ki bizim şehrimizde Tarihe önem veriliyor… Turistler gitmek ve görmek istedikleri yere karar veriyorlar, birbirinden deneyimli ve bilgi sahibi rehberlerimizde onlara eşlik ediyor. Turistler halinden memnun.
Atatürk Müzemiz var tabi birde. Görülmeye değer. Bir tarih yatıyor orada… Atatürk’ün Ankara’ya gelişi sırasında Gölbaşı’nda devecilerle yaptığı sohbetin küçük bir minyatürü de yer alıyor müzede… ve daha görülmesi gereken neler neler…
Ama en şanslı olanlarda Üniversite öğrencileri… Gölbaşı’ndan dışarı adımlarını atmıyorlar. Her şey ayaklarının altında. Sinema desen var, eğlence mekânları desen var. Spor tesisleri ise dünya standartlarında… Ev kiraları da uygun. Sosyal ve kültürel mekânlar, alışveriş merkezleri… Şahane bir göl üstelik yüzülüyor. eee daha ne olsun… İş imkânı desen deniz de kum gibi. Büyük fabrikalar, yatırımlarını yapmış. Gölbaşı’nda işsiz kalmak mümkün mü? Öyle onun oğlu, bunun kızı diyerek torpille işe alınan da yok… Herkese eşit bizim siyasetçilerimiz. O yüzden gönülleri rahat. Gölbaşı’nı seviyor öğrenciler…
Huzurlu bir şehir olmuş Gölbaşı. Huzur evimiz bile var. Hastanelerimiz özel hastaneleri aratmıyor. Sağlıkta da on numara. Namı dünyaya yayılmış. . Bir de öyle bir mekân yapmışlar ki akıllara zarar. Türkiye’nin en büyük konser alanı… Açılışı yapılacak. Ulusal televizyonlarda gündem konusu oldu. Eğer doğruysa ilk konserde de Tarkan sahne alacakmış. Hem de ücretsiz konser verecekmiş. Kendi istemiş. Ama biletler paralıymış. Oradan elde edilecek gelirle bir müze yapılsın istemiş. Gölbaşı’na bu güzellikleri katan siyasetçilerin minyatürlerinin yer alacağı bir müze olsun demiş. Eee adam haklı. Bunca güzelliği Gölbaşı’na kazandıran yürekleri hizmet aşkıyla yanıp tutuşan, yakasına taktığı rozeti menfaati için kullanmayan, ay ben yerimi beğenmedim deyip daldan dala konmayan, önce can değil, canan diyen, Gölbaşı’nın gelişmesi için dişini tırnağına takan, kan ter içinde kalan siyasetçilerimizi tarih unutmamalı…
Bir de diyorlar ki: Şöyle Gölbaşı’nın geçmişine bugününe bakın… Siyasetçiler ne yaptı. Park, bahçe, kaldırım, yol, kültür merkezi yapmakla çağ mı atlattı diye… Ama adamlar yapmış işte… Daha anlatmadığım yerlerde var üstelik… Ben mi yanlış görüyorum yoksa….
Anlamadım…
Hadi hep beraber
bir daha bakalım..
….
….
….
Sabah olmuş bee…
Neyse Günaydın…
Güncelleme Tarihi: 25 Mart 2014, 15:57