Onlar için sıradan bir eğlence…

Bazen hava atma, bazen de stres…

Akrep ve yelkovana aldırmadan sokak başlarında,

ortalarında, kavşaklarda karşınıza çıkan şehir eşkıyaları…

Bu aralar Gölbaşı sokaklarında bu densiz,

kendini bilmez,

insanlıktan nasibini almamış

şehir eşkıyalarına çok rastlanıyor…

Aslında gören görüyor, işiten işitiyor…

İşiten halktır, rahatsız olan yaşlı,

hasta insanlardır…

Sabah işe gidecek olanlardır…

Beklide huzuru arayanlardır…

Onlar işitir, duyar, görür ama! 

Görüp işiten önlem alması gerekenler,

maalesef, seyirci. 

Bütün yetkili kişiler ve makamlar…

Maalesef…

Maalesef ama maalesef seyirci…

Görmüyor musunuz, işitmiyor musunuz?...

Bilmem neresine ek egsoz takıp korkunç gürültü çıkartan,

silah sesi gibi patlatan sürücüleri? 

Gecenin bir yarısı bilmem kaçıncı egosunu tatmin etmek için

fren sesleri çıkararak halkı rahatsız edenleri…

Yok mu kanunsuzluklar ile huzursuzluk yapanlar ile…

sürat yapan insanların canlarını tehlikeye atanlar ile…

egsoz patlatarak insanların ödlerini patlatanlar ile…

araba radyolarını sonuna kadar açıp

rezalet sesler çıkartanlarla uğraşacak?

Halk kendisi mi halledecek bu işi de?

Belaya girmek pahasına!!

 

****

Henüz 7 yaşındaydım…

Bir fren sesi ile irkilip,

gözlerimin önünde arkadaşımı kaybettiğimde…

Ölümün ne demek olduğunu anladığımda

henüz 7 yaşındaydım…

o yüzden hep ürperirim her fren sesinde…

bir kez daha o günü o anı yaşarım…

Bir o fren sesini hatırlarım…

Bir o kırmızı traktörü…

Bir de Yasemin’i…

Kanlar içinde… 

Hala ‘O’ yoldan yan yana geçemem bir arkadaşımla…

Kalbime bir bıçak saplanır…

göğüs kafesim sıkışır her defasında…
 

Yapmayın be kardeşim yapmayın…

birlerce kez öldürmeyin Yasemin’i

binlerce kez öldürmeyin beni…

ve benim gibileri….

Yeter artık…

Susturun şu densizleri…

 

Güncelleme Tarihi: 17 Ağustos 2013, 13:24