Kişiye özel tasarımların yanı sıra Osmanlı dönemi padişahlarının kılıçlarını da tasarlayan Tuncay, ürettiği bıçaklarla uluslararası alanda da talep görüyor.
El emeğinin en güzel örneklerini sunan dört atölyenin yer aldığı ‘Gölbaşı Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı’ Gölbaşı Karma Esnaf ve Sanatkarlar Odasının koordinasyonunda Gölbaşı Belediyesi ve Ankara Kalkınma Ajansı katkılarıyla hazırlanan proje kapsamında, mart ayında hizmete açıldı.
Yumurta Sanatı, Çömlek, Bıçak ve Bakır atölyelerini bünyesinde bulunduran Gölbaşı Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı, unutulmaya yüz tutan sanatların yeniden canlandırılmasını amaçlıyor. Ticari Hayat Gazetesi Gölbaşı Karma Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsa Albut ile birlikte Gölbaşı Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı’na bir ziyaret gerçekleştirerek, mesleğine gönül veren ve unutulmaya yüz tutan meslekleri canlandırmaya çalışan esnaf ve sanatkarlarla konuştu.
Unutulmaya yüz tutan meslekleri canlandırmaya çalışıyoruz Sokağa olan ziyaretimizde açıklamalarda bulunan Gölbaşı Karma Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı İsa Albut, Gölbaşı Sevgi Çiçeği Sanat Sokağı’nın Gölbaşı Belediyesi'nin ve Ankara Kalkınma Ajansı’nın katkılarıyla hazırlanan proje kapsamında hizmete açıldığını hatırlatarak, amaçlarının unutulmaya yüz tutan meslekleri canlandırmak olduğunu söyledi.
“Bundan sonraki amacımız da, bu sokakta yer alan atölye sayısını fazlalaştırmak” diyen Albut, “Hem kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerin gün yüzüne çıkarılması hem de evinde el sanatları konusunda üretime katkı sağlayan kadınların işin içine dahil edilmesi noktasında çalışmalara devam edip bu alanın genişlemesini istiyoruz” dedi.
El yapımı bıçaklar tasarlayıp üretiyor
Küçük yaşlarda başladığı mesleğinde el yapımı bıçaklar tasarlayıp üreten Bıçak Atölyesi’nin esnaf ve sanatkârı Mehmet Turhan Tuncay “1957 Kızılcahamam doğumluyum. 1961 yılında Gölbaşı’na yerleştim. 1964’de dedemin bana hediye ettiği el yapımı çakı ile bıçak sevdasına başladım” diyerek, şöyle konuştu:
“Bizim geleneğimizde belirli bir yaştan sonra erkek çocuklarına çakı hediye edilir. Dedemin bir hediye çakısı benim hayatıma yön verdi. Mesleğim aslında tornacılık. Metali çok iyi tanıyorum. Bıçakçılık benim için bir hobi ve ben hala mesleğimin çırağıyım. 1970 yıllarının başında torna tesviyede daha çırakken bıçak yapmaya başladım. Boş zamanlarımda kahveye gitmez, bıçak yapar, araştırır, okur özel tasarımlar üzerinde çalışırdım. 2003 yılına kadar böyle devam etti. 2003’de emekli olduktan sonra sırf bıçak üzerine olan işyerimi, marka tescili bana ait olan ‘Mogan Bıçak’ levhasını asarak, açtım.
” Özel tasarımlar yapıyorum”
Yaptığı işe ‘bıçak’ olarak bakmamak gerektiğini söyleyen Tuncay, bıçağı sanat olarak gördüğünü vurguladı. Hem kendi zevkine göre hem de kişiye özel bıçak tasarımları yaptığını ifade eden Tuncay, “Ayrıca, yurt içinde ve dışında birçok koleksiyoncuya da özel üretim yapıyorum. Benim seri üretim yaptıklarımın haricinde özel yaptığım bıçakların ikincisi olmaz. Bıçağa çok farklı şekiller verebiliyorum. Osmanlı kılıçları yapıyorum. Bıçaklar, kamalar, hançerler, senede bir adet de kılıç yapıyorum. Üzerindeki gravürleri, altın ve gümüş işlemeleri, geyik ve manda boynuzundan sapları yapıyorum. Bıçak benim sevdam. Mutfak, aşçı bıçağı da yapıyorum fakat daha ziyade özel tasarımlar yapıyorum” dedi.
Günümüzde ustalar giderek azaldı Yaptığı işin el emeği ve titizlik gerektiren bir sanat olduğundan söz eden Tuncay, mesleğin devamının sağlanması için yeni ustaların yetiştirilmesi gerektiğini söyledi. “Geçmişte usta sayısı çoktu, ancak bıçakçılıkla uğraşan ustalar günümüzde iyice azaldı” diyen Tuncay, “Usta-çırak ilişkisiyle öğrenilen bir meslek olan bıçakçılığı devam ettirecek çırak bulmakta çok zorlanıyoruz. Dolayısı ile günümüzde mesleğin devamlılığını sağlayacak yeni kuşaklar yetişmiyor diyebiliriz. Ben yine bir derece şanslıyım. Mesleğimize sahip çıkan oğlum Fatih Tuncay ile birlikteyiz çalışıyoruz. O da mesleğimizi çok seviyor. Ben elim tuttuğu müddetçe bıçakçılığı yaşatmaya devam edeceğim, benden sonra oğlum mesleğimizi sürdürecek” diye konuştu.
II. Beyazıt’ın Kılıcını bir senede yaptım Osmanlı kılıçları belgeseli yapmak istediğini de söyleyen Tuncay, “II. Beyazıt’ın Kılıcını bir senede yaptım. Şimdi Fatih Sultan Mehmet’in savaştığı kılıcın birebir aynısını yapıyorum. İnşallah 2020’de bitirmeyi planlıyorum. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a Selçuklu işlemeli bir kama hediye ettim. 34 padişahın her birinin kılıcını yaparak, bu sanatı TRT’de 34 bölümlük bir belgesel halinde anlatmak ve belgelendirmek, ardından da bu 34 kılıcı bir müzeye bağışlamak istiyorum” ifadelerine yer verdi.
Ürettiği bıçaklar uluslararası talep görüyor
Gölbaşı Esnaf ve Sanatkârlar Odası Başkanı İsa Albut da, Mehmet Turhan Tuncay’ın ürettiği bıçakların uluslararası talep gördüğünden söz ederek, “Gölbaşı’nda kaybolmaya yüz tutmuş meslekler arasında yer alan el emeği bıçakçılık mesleğini Mogan Bıçak markası ile sürdüren Mehmet Turan Ustamız sanatı ile sadece Gölbaşı’nda, Ankara’da, Türkiye’de büyük beğeni ve talep görmüyor, yurt dışında da bazı koleksiyonerlerin tercih ettiği, sipariş üzerine bıçak yaptırdığı bir ustamızdır. Ustamızın kişiye özel tasarımı ile üretilen bıçaklar yalnızca keskinliğiyle değil, kusursuz bir tutuş sunan çok farklı tasarımları ile dikkat çekiyor” dedi.
Güncelleme Tarihi: 20 Haziran 2019, 12:42